Web (aynı zamanda grafik tasarım) ile uğraşıyorsanız bu resim formatlarını muhakkak biliyorsunuzdur. “Ben websitemde hiç resim kullanmam!” diyen dünyadaki tek insan siz olsanız da olsun yine de okuyun, bilmekte fayda var. Web dünyasında en çok kullanılan üç resim formatı GIF, JPG ve PNG’dir. Bu üç resim formatını birbirinden ayıran bazı özellikler var. Bu özellikler nelerdir, nerede hangi formatı kullanmak lazım, hangi formatı kullanırsam daha hızlı olur, hangisini kullanırsam daha kaliteli görünür gibi sorulara da cevap olacak şekilde bu üç resim formatından bahsedelim biraz.
GIF (Graphics Interchange Format)
GIF deyince akla direk “hareketli resim” gelse de GIF’lerin özelliği sadece bu değildir. GIF’lerin en büyük özelliği; düşük kalitede (8 bit) olduklarından dolayı koyulduğu websitesini yormamalarıdır. Ayrıca saydamlığı (transparency) da destekler. Yani resmin belli bir kısmını saydam hale getirip üzerinde durduğu arka planın saydam yapılan kısımdan görünmesini sağlar. GIF’ler en fazla 256 renk gösterebilir. Basit bir logo, ikon veya sembol için GIF’ler kullanılabilir. Fakat sadece 256 rengi desteklediği için fotoğraflarda kullanılması önerilmez. Çünkü fotoğraflar renk bakımından zengin oldukları için GIF formatında kaydedildiğinde kötü bir görüntü ile karşılaşılabilir. GIF’ler aynı zamanda “interlaced” denilen teknoloji ile kullanılabilirler. Bu özellik ise kaydedilen resimlere daha hızlı yükleniyormuş hissi verir. Baştan aşağı resmi yüklemek yerine web tarayıcı resmin bütün ama belirsiz, düşük detaylı bir halini yükler, daha fazla bilgi geldikçe resim giderek netleşir. Bildiğiniz üzere GIF’lerin en yaygın özelliği ise hareketli resim oluşturmadır.
JPEG (Joint Photographic Experts Group)
İnternet aleminde adını en çok duyuran ve 24 bitlik kaliteye sahip olan JPEG’ler fotoğrafçı arkadaşlarımız için en ideal resim uzantısıdır. Çünkü JPEG’ler 16.7 milyona kadar rengi destekler. Bu da JPEG’leri, renk bakımından zengin olan fotoğraflar (veya çok renkli resimler) için en ideal uzantı yapar. JPEG’lerin boyutları diğer formatlara göre daha düşüktür, bunun sebebi iste dosyada tekrar eden yerleri bulup atmasıdır. Bu yüzden resim sıkıştırıldıktan sonra yapılan değişiklikler geri alınamaz. Tabi bir de çok sıkıştırmak görüntü bozukluklarına yol açabilir. Adını en çok duyuran resim formatı olmasının sebebi ise herkese cazip gelen düşük boyutlarıdır. Şeffaflığı ve hareketi (GIF gibi) desteklemediğini de belirtelim.
PNG (Portable Network Graphics)
PNG internet için geliştirilmiş bir resim uzantısıdır. GIF’lere alternatif olarak geliştirilmiştir. En çok kullanılan PNG-8 ve PNG-24 olarak iki çeşidi vardır. Anladığınız üzere PNG-8, 8 bite sahip ve 256 renge kadar destek vermektedir. 8 bitlik bu çeşidi GIF’lerden daha düşük boyuta sahip olabilirler, bunun sebebi PNG-8′in GIF’e göre daha iyi sıkıştırılmasıdır. PNG-24 ise 24 bitlik kaliteye sahiptir ve bu yüksek kalitesinden dolayı boyutu diğerlerinden daha büyüktür. PNG’nin en büyük avantajlarından biri alfa kanallardır. Alfa kanallar bir piksele 0 ile 255 arası bir saydamlık verir. Bu sayede resimler her hangi bir arka planda bile yarı-saydam görüntü verebilirler. Ayrıca JPEG’lerin aksine PNG’lerde düzenleme esnasında herhangi bir kalite kaybı yaşamazsınız. PNG’ler hareketli resimleri desteklemez fakat henüz çok küçük bir kesimin kullandığı PNG tabanlı MNG ve APNG biçimleri ile GIF tarzı hareketli resimler oluşturulabilir.
Messi ile Ronaldo…
Adları adeta tek başına anılamaz hale gelen, birinden bahsediliyorsa sohbetin mutlaka diğerine de kaydığı 2 büyük futbol yıldızı.
Aynı ligde ezeli rakiplerde oynamaları, dünyanın diğer tüm futbolcularının yanına bile yaklaşamadığı performanslarıyla sadece birbirlerine rakip olmaları, zıt karakterleri, sürekli karşılaştırılmaları ile aslında ayrılmaz bir ikili onlar…
Ama haberimizin konusu onların bu eşsiz rekabetlerinin, attıkları inanılmaz gollerin, ulaştıkları rakamların bile çok ötesinde…
Lionel Messi’nin bugün baba olması ile ortaya çıkan ve alacakaranlık kuşağı hikayelerine konu olacak bir olay…
Lafı daha fazla uzatmayalım ve duyan herkesi şaşkına çeviren “869 tesadüfünü” sizlerle paylaşalım:
Cristiano Ronaldo, 5 Şubat 1985′te dünyaya gelmişti.
Lionel Messi ise 24 Haziran 1987′de doğdu.
Yani Ronaldo’dan tam olarak 869 gün sonra…
Şimdi dikkat!
Aradan yıllar geçti ve Ronaldo 17 Haziran 2010′da baba oldu…
Ve bugün ise yani 2 Kasım 2012′de, Messi’nin oğlu doğdu…
Ronaldo’nun oğlunun doğumundan tam olarak 869 gün sonra.
(NTVSpor)