Kadın bedeninin en önemli aksesuarı unvanını alan saçlar, hayatımızın birçok döneminde aşırı yağlanmadan dolayı bizleri çileden çıkarmıştır. Her saç tipi yapısı gereği farklılıklar gösterdiğinden, kimi zaman saçlarımız aşırı kuru ve mat bir görünüm oluşturmakta kimi zamanda kısa sürede yağlanmaktadır. Saç tipi yağlı olan bayanların yeni yıkanmış saçları için 1 gün geçmeden yağlanıyor şikayetlerini duyar gibiyim. Aslında çabuk yağlanan saçlar için çözüm basit ve net. Saçlarınıza nasıl davrandığınız, ne sıklıkla yıkadığınız, ne tür saç bakım ürünleri uyguladığınız oldukça önemli. Bir kaç basit öneri ile yağlanmış saçlara elveda demenin zamanı geldi. Sizler için maddeler halinde hazırladığımız yağlanmış saçlara son veren ve de saçların yağlanmasını geciktiren yazı dizimizi gözden geçirmeniz, bu probleme önlem niteliğinde olacaktır.
Biliyoruz ki herkes kadar sizde, sıcak su ile duş almaya bayılıyor olmalısınız. İşte kısa sürede saçların yağlanmasını tetikleyen en büyük nedenlerden birisi de bu. Öyle ki sıcak su, saç derisini tahriş ederek saçların kurumasına, buna bağlı olarak saçların kepeklenmesine dahi yol açmaktadır. Tabi bu kuruluğa tepki olarak da vücut daha fazla yağ üretmeye ve de saçların kısa sürede yağlanmasına neden olmaktadır. Çözümü ise oldukça basit. Ilık su ile duş almaya özen göstermeniz yeterli olacaktır.
Kremli şampuanlar da saç derisine nüfus ederek saçların kısa sürede yağlanmasına neden olan unsurlar arasında yer alır. Bu nedenle saç tipinize uygun olan bir şampuanı tercih etmelisiniz.
Gün içerisinde sık sık saçlarla oynamak ya da saçları gereğinden fazla taramakta, saçların yağlanmasına neden olan eylemler arasındadır. Zira bu durum yalnızca saçlarınızın yağlanmasına neden olmakla kalmayıp, yıpranmasına dahi yol açmaktadır.

Günlük olarak kullandığınız saç bakım ürünlerinin kullanımını olabildiğince minimalize edin. Jöle, köpük, krem içerikli saç şekillendiricileri, saçlarınızın hacmini azaltıp, saç tellerinizi ağırlaştırmakla kalmayıp, gün sonunda yağlanmış saçlarla karşı karşıya kalmanıza neden olacaktır.
Yağlanmış saçlarınızı, haftada bir kez duş öncesi tuz ile ovun ya da banyoda iken sirkeli su ile durulayın. Periyodik olarak uyguladığınız takdirde aradaki farkı kısa sürede göreceksiniz.
Duş sonrası saçları kurutma işlemi de oldukça hassas ve önemli bir konudur. Saçlarınızı, saç kurutma makinası ile kurutmak yerine, hiçbir metaryel kullanmadan kendiliğinden kurumaya bırakın. Böylece yalnızca yağlanma sorununu azaltmakla kalmayıp, saçlarınızdaki yıpranmanın da önüne geçmiş olursunuz.
Saçları düzleştirmek ya da şekil verebilmek için kullanılan saç maşaları da saçların yağlanmasını tetikleyen unsurlar arasında yer almaktadır. Olabildiğince bu tarz saç şekillendirici aletleri kullanmamaya ya da kullanımını azaltmaya özen gösterin.
Banyo da iken, saçlarınızın kolay taranıp açılması için kullandığınız saç kreminizi, yalnızca saçlarınızın uçlarına uygulayın. Nitekim diplerden başlayarak sürdüğünüz saç kremleri saç derinize yapışarak, aşırı yağlanmaya neden olacaktır.
Orantısız ve yağlı gıdalar tüketmekte, saçların kısa sürede yağlanmasına neden olmaktadır. Bedeninizin ve güzelliğinizin önemli bir parçası olan saçlarınızı, beslenme ile bir bütün olarak düşünün ve de tükettiğiniz gıdalara hem sağlığınız hem de saçlarınız için oldukça dikkat edin.

Kaynak:makyajgunlugu.com
Her kadın parlak, güçlü ve sağlıklı saçlara sahip olmak ister. Ancak yazın sıcak hava, deniz, tuzlu su; kışın soğuk hava, rüzgâr, yağmur ve kar saçların kurumasına ve yıpranmasına neden olmaktadır. Ayrıca yine mevsim geçişleri de saç dökülmesinde etkilidir. Tüm bunlara rağmen parlak saçlara sahip olmanın da basit püf noktaları bulunmaktadır. Bazı ayrıntılara dikkat ederek sağlıklı ve parlak saçlara sahip olmak çok kolay. Bu hususta dikkat edilmesi gereken ilk husus saçtaki nem dengesinin korunmasıdır. Saçları çok sık ve çok sıcak suyla yıkamak saçtaki nem dengesini bozacak ve saçların matlaşmasına neden olacaktır. Buna engel olmak içinse saçları 2-3 günde bir ılık suyla yıkamak oldukça basit bir önlemdir. Parlak görünüm sağlamak için sık sık nemlendirici uygulamayı da ihmal etmemek gerekir.

Yüksek sıcaklıkta çalışan fön makinası, saç düzleştiriciler ve saç maşaları da saçları yıpratmakta ve saçın mat görünmesine neden olmaktadır. Bu tür uygulamaları mümkün oldukça az yapmak ve saçları özgür bırakmak saç sağlığı bakımından önemlidir.

Saça parlaklık kazandırmanın yolu besin maddelerinden de geçmektedir. İçerdikleri vitaminlerle besin kaynakları saçlar için çok önemli takviye depolarıdır. Örneğin; muz magnezyum açısından zengin bir meyvedir. Muzu kaşıkla ezmek suretiyle yapılan saç maskesi saça uygulanırsa olumlu sonuçlar vermektedir. Yine yumurta ve tavuk protein bakımından zengin yiyeceklerdir. Her gün bir yumurta ve sık sık tavuk tüketmek saçların parlak görünmesinde oldukça etkilidir. Ayrıca yumurta akı ve limon suyu karıştırılarak yapılan maske de yine saça parlaklık kazandıran kolay bir uygulamadır.

Bütün bunların yanında saça sağlık ve parlaklık kazandıran önemli yağlar vardır. Bu yağların başında argan yağı gelmektedir. Devamında hindistancevizi yağı ve zeytinyağı da saça parlaklık kazandırmaktadır.
Sinüzit İçin Soğan Çorbası Tarifi

Prof. Dr.Ahmet Maranki bir de sinüzit hastaları için soğan çorbasını önemli öneriyor. Sinüzite çok yararlı bir çorbadır diyen Dr. Maranki şifalı soğan çorbasını sinüzit hastaları belli bir süre her gün içmeye özen göstermelidir diye ekliyor. İşte sinüzit soğan çorbası tarifi:








Malzemeler:


  •  4-5 adet orta boy soğan,
  •  4-5 diş sarımsak,
  •  3-4 yemek kaşığı zeytinyağı,
  •  1-2 yemek kaşığı nişasta,
  •  4-5 yemek kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri,
  •  1-1,5 litre su.


Yapılışı:

İncecik piyaz biçiminde doğranmış soğan ve sarımsak zeytin yağında kısık ateşte kavrulur. Su eklenip kaynamaya başladığında su ile çözünen nişasta, çorbanın içine eklenir. İki dakika bu biçimde kaynayan çorbanın üstüne rendelenmiş kaşar ilave edilerek içilir.

Angelina Jolie hamilelik sırasında aldığı kiloları vermek için,Afrika yerlilerinden tarifini aldığı çayı denemiş. Bunun yanında sadece emzirmiş ve yoga yapmış.


Uyguladığı çay da oldukça basit ve hatta bir ara çok meşhur olan bir çay;Sarımsak çayı ! 


İşte o güzel çayın tarifi;

Angelina Jolie'ye 3 Haftada 11 Kilo Verdiren Çay
Az miktarda taze zencefili güzelce soyun ve 2 fincan suda 5-6 dakika kaynatın. Daha sonra içine 2 diş sarımsak (ezin güzelce) -2 çay kaşığı  kaliteli bir bal ve bunlara ek olarakta 2 çay kaşığı limon ekleyip karıştırın. Bir kenarda soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra süzün ve ılık-soğuk gibi bir ayarda için. Tekrar ısıtmayın.
Zayıflamaya yardımcı olan besinler:


  • Yoğurt: Proteinden zengin olması nedeni ile midede uzun süre kalarak tokluk hissini uyarır. Özellikle düşük yağ içeren diyet yoğurtların tüketilmesi yararlıdır. 
  • Acı biber: İçinde capsaicin isimli madde olup kısa süreli de olsa iştahı azaltmakta ve kalori yakılmasının arttırmaktadır. Yararının görülebilmesi için iyi diyet yapılması gereklidir.
  • Yeşil çay: Kuvvetli antioksidan olup karın bölgesindeki yağların eritilmesinde yardımcıdır. Sıcak ve yudum yudum içilmesi önerilir. Gün
  • Greyfurt: Kalori yakıcı özelliği olmamakla birlikte liften zengin olması nedeni ile tokluk hissi vermektedir.
  • Karpuz: İçinde bol miktarda sıvı ve lif olması nedeni ile mide boşluğunu doldurarak diğer gıdalara az yer bırakır ve tokluk hissi verir. Böylece daha az kalori alınmış olur. İçinde likopen ile A ve C vitamini gibi kuvvetli antioksidanlar bulunur.
  • Elma ve armut: İçinde bol lif ve sıvı içeren meyvelerdendir. Meyve suyundan ziyade meyvelerin kendisinin tüketilmesi sağlık için daha yararlıdır. Meyvenin çiğnenme işlemi esnasında da ek kalori harcanmaktadır.
  • Balık: Proteinin en önemli kaynaklarından birisidir. Çalışmalar sağlık için kırmızı et ve tavuktan ziyade balık tüketilmesinin daha yararlı olduğunu düşündürmektedir. Alabalık ve ringa balığı gibi yağlı balıklarda bol miktarda bulunan omega-3, kalp damar hastalığı ve birçok süreğen hastalıklardan koruyucudur.
  • Salata: Az yağlı ve sos içermeyen mevsim salataları hem ara hem de ana öğünlerde tüketilmelidir. Kalorili gıdaların tüketilmesini azaltır.
  • Üzüm: Üzüm ve diğer taneli meyveler taze tüketilmeli, kurutulmuş meyvelerin sıvı içeriği kaybolduğu için eşit hacimde tüketildiğinde daha fazla kalor
  • Yumurta: Günümüzde en çok haksızlık yapılan gıdaların başında yumurta gelir. Yumurta sadece 75 kaloriye sahip olup 7 gram protein içerir. Kolesterol sorununuz yoksa sabahları bir adet yumurta tüketilmesi tokluk hissinin uzun sürmesini sağlar ve atıştırma ihtiyacını azaltır. Karbonhidrat ağırlıklı kahvaltıya göre yumurta içeren bir kahvaltı yapılması daha fazla kalori yakılmasını sağlar.
  • Kahve: Kalori yakılmasını arttırır. Fakat kapuçino gibi kahveler ekstra kalori içerir ve kilo alımına neden olur. Sade veya bitkisel aromalı kahve 1-2 fincan tüketilebilir.
  • Yulaf ezmesi: Liften zengin düşük kalorili tam tahıl ürünüdür ve sağlık için çok yararlıdır. Tatlı olanlarının kullanılmaması, tarçın gibi baharatla tatlandırılması önerilir
Hamile Bayanlar Dikkat


Hamile bayanların, hamilelikleri boyunca demire bağlı anemi (demire bağlı kansızlık) çekmemeye özen göstermeleri hem kendi sağlıkları hem de bebeğin sağlığı açısından çok önemlidir. Hamilelik dönemlerinde anemi yaşayan bayanların dünyaya getirecekleri bebekleri ileri yaşlarında sebebi bilinmeyen yüksek tansiyon hastalığına 
(esansiyel hipertoni) yakalanmaktadırlar. Kısaca, ileri yaşlarda ortaya çıkan esansiyel hipertoni rahatsızlığının temel nedeni daha anne karnında iken, anemi yaşanmasıdır


Bu nedenle hamile bayanların, hamilelikleri boyunca zaman zaman kan tahlili yaptırarak hemoglobinlerini tayin ettirmeleri gerekir. Bu konuda hekiminize danışmayı unutmayınız.





    Birçok kişinin aklında nasıl zayıflarım, nasıl zayıflayabilirim, nasıl kilo verebilirim, zayıflama oydu buydu gibi birçok soru var. Ama bunlara artık takılıp kendinizi zorlamayın. Çünkü tüm bunları düşündükçe zayıflamak size çok zor bir şeymiş gibi gelicektir. Hayır aslında kilo vermek zor bir şey değildir. Etrafınızda görmüşsünüzdür birden bire kilolarından kurtulan insanları eğer zor olsaydı onlar nasıl yapabilirdi ki bunu ? Kesinlikle zor bir şey değil sadece belli bir süre isteyen bir şeydir zayıflamak. Her şey kafada başlar. Zayıflamaya öncelikle kafanızda başlamanız lazım. Birde toplumda şöyle bir algı var ki son derece yanlış; diyet yapar zayıflayabilirim. Hayır kesinlikle ve kesinlikle diyet tek başına zayıflatmaz.

                                                     Diyet neden zayıflatmaz ?
  
  Bunu kesinlikle unutmayın spor yapmadan sadece diyet ile zayıflayamazsınız . Bütün gün oturduğunuzu her yere araba ile gittiğiniz bilgisayarın başından kalkmadan hayatınızı sürdürdüğünüzü düşünün. Bu şekilde ki bir kişiye diyetin ne kadar yararı olabilir? Sporu egzersizleri hayatımızın bir parçasıymış gibi düzenli hale getirmeliyiz. Sporu sadece kilolardan kurtulmak için yapmamalıyız sağlıklı yaşam içinde bol bol spor yapmalıyız. Zaten sağlıklı yaşamak için hareket edersek fazla kilolardan da kurtulmuş oluruz. Spor yapılması için en uygun zaman ise sabah saatleridir.

  
Erişkin bir yaştaysanız ve epilepsi nöbetleriniz oluyorsa en kısa zamanda bir uzmana başvurmanızda fayda var. Çünkü geç yaşlarda ortaya çıkan epilepsi nöbetleri beyin tümörü habercisi olabilir…

Hisar Intercontinental Hospital Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Bozbuğa ile beyin tümörlerinin bilinmeyen belirtilerinden biri olan epilepsi ataklarını konuştuk…

Epilepsinin, bir grup beyin hücresinin zaman zaman ve düzensiz aralıklarla ortaya çıkan, anormal ve güçlü elektriksel deşarjlarının doğurduğu klinik bir tablo olduğunu dile getiren Prof. Dr. Bozbuğa, ‘Toplumda en çok bilinen epilepsi türü grand mal epilepsidir. Bu türde bütün vücudu tutan, şiddetli kasılıp gevşemelerle görülen, bilinç kaybı ve bir takım istemsiz-otonomik hareketlerin de bulunduğu nöbetler görülür. Ancak epilepsi hastalığının çok sayıda tipi vardır ve nadir görülen bazı şekillerinde tanı koymak tecrübeli uzmanları bile zorlayabilir.

Çoğu hastada epilepsi kendi başına bir hastalık olup tedavi doğrudan sara nöbetlerine yönelik olur. Bu tedaviler genellikle ilaç tedavisi şeklinde yapılır ve nadiren cerrahi girişimler gerekir. Ancak, bazı durumlarda sara nöbetleri kendi başına bir hastalık olmayıp, bazı beyin hastalıklarının belirtisi olarak da görülebilir. Bu hastalarda dikkat çeken en önemli özelliklerden biri, genellikle çocukluk çağı epilepsi ataklarının aksine geç yaşlarda ortaya çıkmış olmasıdır. Dolayısıyla ileri yaşlarda görülen epilepsi nöbetleri daima altta yatabilecek primer bir beyin hastalığını akla getirmeli ve bu yöndeki tetkikler ışığında uzmanlar değerlendirmelidir. Erişkin yaşlarda başlayan epilepsi hastalığında birincil beyin hastalığı olarak beyin tümörleri görülür.

Beyin tümörlerinin belirtisi olabilen bu nöbetler bütün vücudu tutabildiği gibi bazen sadece belirli bir vücut bölgesinde olabilir ya da duyusal algılama bozuklukları ve davranış değişiklikleri ile kendini gösterebilir. Yaygın ya da bölgesel tipte olsun epilepsilerin beyin tümörlerinde görülme sıklığı %25-50’dir. Genellikle yavaş büyüyen ve beyinde kortikal uyarılmanın yüksek olduğu bölgelerin tutulduğu tümörlerde sıklıkla bir belirti olarak ortaya çıkar.’ açıklamasında bulundu.

Bu Belirtiler Varsa Hekiminize Başvurun

• Yavaş ilerleyici tipte bir baş ağrınız varsa,
• Kişilik ve davranış değişiklikleri göstermeye başladıysanız,
• Geçmişi olmayan bir epilepsinin ortaya çıktıysa ve epilepsi atakları yaşıyorsanız en kısa zamanda bir uzmana başvurmanızda fayda var.
Boğaz ağrısını yatıştırmak ve mikropları öldürmek için gargara yapmak basit ve oldukça etkili bir yoldur. Sizin de boğazınız ağrıyorsa evde hazırlayabileceğiniz bu gargaralarla boğaz ağrınızı hafifletebilirsiniz.Tuz ve su: 1 bardak ılık suyun içinde çeyrek çay kaşığı tuzu eritin. Eğer evde varsa dişlerinizi fırçaladıktan sonra kullandığınız ağız gargarasından da 1 yemek kaşığı eklerseniz boğazınızdaki mikroplar da ölecektir. Her kullanım için bu gargarayı taze olarak hazırlayın. Asla bu suyu yutmayın.

Limon ve su: Bir bardak suyun içine 1 çay kaşığı limon suyunu karıştırın, ağzınızı buran bu su şişmiş boğaz dokularınızın büzülmesine yardım edecek ve virüsler ile bakteriler için asitli bir ortam oluşturacaktır.

Suyun içine bal, limon ve zencefil katın: Yarım bardak sıcak suyun içine 1 çay kaşığı toz zencefil ile bal ve yarım limon suyu ekleyin. Hepsini karıştırdıktan sonra gargara yapın. Bal boğazınızı kaplayacak ve antibakteriyel bir ortam sağlayacaktır.

Acı sos ve su: Acı biberin içindeki “capsicum” isimli madde ağrıyı hafifletmeye ve iltihapla savaşmaya yardım ediyor. Boğaz ağrınızı hafifletmek için bir bardak sıcak suyun içine 5 parça acı kırmızı biber ya da biber sosu ekleyin. Boğazınız yanacaktır, ancak her 15 dakikada bir deneyin, faydasını göreceksiniz.

Adaçayı ve su: Adaçayı da boğaz ağrısını hafifletir ve burun yollarının ağrısını ya da şişkinliğini de azaltır. 1 çay kaşığı adaçayı, yarım çay kaşığı şap, çeyrek fincan kahverengi şeker ile biraz sirke ve suyu karıştırıp gargara hazırlayın.

Safran ve su: Bu sarı baharat mükemmel bir antioksidandır, bilimadamları safranın birçok ciddi hastalıkla savaşmada güçlü etkileri olduğunu düşünüyor. Boğaz ağrınız için yarım çay kaşığı safranı ve yarım çay kaşığı tuzu bir bardak sıcak suyun içine karıştırıp gargara yapabilirsiniz.

Buğday çimi suyu: Klorofille dolu olan buğday çimi suyu bakteri gelişimini engeller ve boğaz ağrınızı hafifletir. 5 dakika bu suyu ağzınızda tutarsanız, zayıflamış diş etlerinizin yeniden canlanmasına ve diş ağrınızın durmasına yardım eder.

Karanfil çayı: Suyun içine 1-3 çay kaşığı toz karanfil ya da karanfil tohumu ilave edip karıştırın, bununla gargara yapın. Karanfilin boğaz ağrınızı hafifleten ve iyileştiren antibakteriyel ve anti-inflamatuar özellikleri vardır.

Domates suyu: Boğaz ağrınızın geçici olarak iyileşmesi için sıcak suyun içine ekleyeceğiniz yarım bardak domates suyu ve 10 damla acı biber sosu karışımıyla gargara yapın. Likopenin antioksidan özellikleri boğaz ağrınızın daha hızlı iyileşmesine yardım edebilir.

Yeşil çay: Doğal olarak enfeksiyonlarla savaştığı bilinen yeşil çay boğaz ağrısında da etkilidir. Boğazınıza yerleşen herhangi bir bakteriyi öldürmek için yeşil çay demleyin, bir yudum ağzınıza alın ve gargara yapın.

Elma sirkesi ve tuz: Kötü bir öksürüğünüz varsa ve boğazınız bundan dolayı ağrıyorsa elma sirkesini deneyin. Çünkü mikroplar asitli ortamlarda hayatta kalamaz. Bir bardak ılık suyun içinde 1 yemek kaşığı elma sirkesiyle 1 çay kaşığı tuzu çözün. Boğazınız ağrıdıkça günde 3-5 kez bununla gargara yapın. Daha yumuşak bir tedavi için, çeyrek bardak elma sirkesiyle çeyrek bardak balı karıştırın ve 4 saatte bir 1 yemek kaşığı yiyin.

Altınmühür ve su: Bitkisel mikrop öldürücü altın mühürden 1,5 çay kaşığını bir bardak suyun içine karıştırıp bununla gargara yapın. Bu karışım ltihaplanmış boğaz dokularınızı yumuşatmasının yanı sıra virüsleri ve bakterileri de öldürecektir.

Ekinezya ve su: Bitkisel bir virüs katili olan eriyik halindeki ekinezyadan 2 çay kaşığını bir bardak suyun içine ekleyin günde 3 kez bu ev yapımı karışımla gargara yapın. Ekinezya karışı boğaz ağrısını hafifletmenin yanı sıra enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olmak için bağışıklık sisteminizi de destekler.

Meyan kökü ve su: Meyan kökleri boğaz ağrısını hafifletir ve öksürüğü tetikleyen balgamı da önler. Bir bardak suyun içine bir çay kaşığı meyan kökü şurubu ya da tozunu ekleyip gargara yapın.

Frambuaz çayı:

Frambuaz çayı eskiden gripten açık yaralara kadar birçok şeyi tedavi ettiğine inanılan bir ev tedavisidir. Bir bardak kaynamış suyun içine 2 çay kaşığı kurutulmuş çay yaprağı ekleyin. 10 dakika kadar demlenmesini bekleyin ve biraz soğuduktan sonra ılık olarak gargara yapın.
Karlı havada lastik havasının düşürülmesi mi yoksa arttırılması mı iyi olur konusunda bir sürü şehir efsanesi vardır. Lastik havaları çamurlu ve kumlu zeminlerde düşürülür,faydası lastiğin yere basan yüzeyi genişleyerek çamura veya kuma batmaz,off road lastiklerin kalın tabanlı olma sebebi budur.
Karlı zeminlerde ise hava düşürülürse yine aynı şekilde bu sefer kar içerisine gömülmeyi engeller ve kızak etkisi yaparak yolu tutmaz kayar,bizim istediğimiz bu değildir.

--Lastik havaları fazla şişirildiği zaman ise lastiğin dişleri bir nebze açılır ve içerisine daha fazla kar taneleri dolar,bu sayede lastik dişlerine giren kar taneleri yol üzerindeki kar taneleri ile birleşerek yola tutunmayı sağlar.

--Aslında mantık yüzey alanını azaltarak yere uygulanan basıncı artırmaktır.

--Basınç artışının kardaki tek artısı dişlerin biraz belirginleşmesi ve tutunmanın bu nedenle azıcık artmasıdır.


--Havaların düşürülmesi ise tam bir şehir efsanesidir, hem tutunma bozulur hem de lastik yanakları daha çabuk yıpranır.
     
 Haşlanmış yumurtanızın kabuğunu artık sadece birkaç saniye içerisinde kolayca soyabilirsiniz.
        Malzeme olarak bir su bardağı ve su bardağının çeyreğini dolduracak kadar su ve tabiki haşlanmış yumurtanız.

    Bunu bir lavabo içerisinde yapmanız sizin yararınıza olur.(Etrafın su olmaması için)

- Önce haşlanmış yumurtamızı alıp su bardağının içine koyuyoruz. 
- Sonra içine birazcık su(bardağın çeyreği kadar yeterli)
- Daha sonra elimizi o bardağın üzerine koyuyoruz kapatır şekilde
- Ve son olarak hızlı bir şekilde bardağımızı sallıyoruz(10-15 saniye yeterli)
- Salladıktan sonra yumurtayı elinize aldığınızda yumurtanın kabuğu bütünüyle elinize gelecektir.

Denenmiş videosunu buradan izleyebilirsiniz --->>>    Haşlanmış Yumurtanın Kabuklarını Soymanın En Kolay Yöntemi Videolu Gösterim

    Toplumda özellikle kadın ve çocuklarda en fazla görülen hastalığın kansızlık olduğunu, bunun temelinde sık doğumlar, yemeklerle birlikte içilen çay ile demir bakımından zengin yiyeceklerin tüketilmemesinin yer aldığını bildirildi.



Türkiye’de özellikle yemek sırasında aşırı çay tüketildiğini, bunun da kansızlığa neden olduğunu belirten Diyetisyen Dr. Nurten Budak, şöyle devam etti: “Yapılan araştırmalar, çayda bulunan bir takım maddelerin vücudun demir emilimini engellediğini gösteriyor. Biz de yaygın olarak sık çay içen bir toplumuz. Bu da kansızlık nedenlerinin başında gelmektedir. Bunu önleyebilmek için yemeklerden 1 saat önce ya da sonra çay içilmemelidir. Ayrıca, toplumumuzda kahvaltıda çay içme geleneği yaygındır. Çayın olumsuz etkisini önlemek için açık ya da limonlu çay içilmesi gerekir. Limonda bulunan C vitamininin, demir emilimini artırıcı etkisi vardır. Bunun yanında çayın olumsuz etkisini azaltmak için her öğünde mutlaka maydanoz, roka, yeşil biber, domates, salatalık, mevsimine göre portakal, mandalina, üzüm, şeftali gibi C vitamini açısından zengin bir sebze ve meyve tüketilmelidir.”


Sıcağın, vitaminlerin etkisini azalttığına da işaret eden Budak, “Çok sıcak, bütün vitaminler için olumsuz bir etkendir. Ancak, çay suyunun ortalama sıcaklığı 25 derece civarındadır. Üstelik bir bardak çayın tüketimi 5 dakika bile sürmemektedir. Bu nedenle limonlu çayda bulunan C vitaminin etkisinin azalması söz konusu değildir” dedi. Kansızlığın özellikle kadın ve çocuklarda en fazla görülen hastalıkların başında geldiğini ifade eden Budak, şu bilgileri verdi: “Kadınlarda görülen kansızlığın temelinde sık doğumlar yer almaktadır. Doğumlar sırasındaki kan kaybı, henüz vücut tarafından yerine konulmadan yeni bir gebelikle tekrar kan kaybı olmaktadır. Bunun yanında beslenmeye bağlı yaptığımız hatalar da var. Bunların başında da demir bakımından zengin olan et, yumurta, mercimek, pekmez ve yeşil yapraklı sebzeler ile kayısı, incir, üzüm gibi kuru meyveleri tüketmiyoruz...        

      Sağlık Alanında Diğer Konular İçin TIKLAYINIZ
                   Kuşburnu Yaşlanmayı Geciktiriyor!

   Kuşburnu bitkisi, insan sağlığı üzerindeki önemli etkileri sayesinde binlerce yıldan beri birçok kültür tarafından kullanılıyor. Vitamin ve minareler bakımından oldukça zengin olan kuşburnunun, insan sağlığına zararlı hiçbir pestisit ve ağır metal içermiyor.
Kuşburnunun en yüksek oranda C vitamini ve mineral maddeler açısında yüksek oranda fosfor ve potasyum içerdiği söyleyen Diyetisyen E. Funda Tuzgöl, hiç bilinmeyen faydalarını da sıralıyor.


   A vitamini olan karoten, B1 B2, E ve K vitaminleri de içermektedir. Mineral madde yönünden de zengin olup yapısında sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir, mangan, bakır, çinko gibi katyonlar yanında, sülfat, klorür, nitrat gibi anyonlar da bulunmaktadır.
Kuşburnu Her Derde Deva...


• Dokulardaki sertleşmelere ve kemik erimesine karşı tedavide,
• Bulaşıcı hastalıklarda,
• Profilaksi ve C vitamini eksikliğinin tedavisinde,
• Ateş, genel yorgunluk sırasında ve immün sistemin güçlendirilmesinde,
• Gastrik spazımda, gastirik asit eksikliğinde ve ülserden kaynaklanan şişkinliğin önlenmesinde,
• Bağırsak hastalıklarında ve ishalin önlenmesinde,
• Safra kesesi taşlarının önlenmesinde,
• Gut hastalığında, ürik asit metabolizma bozukluklarında,
• Kireçlenmelerde, siyatiklerde,
• Diyabette kan şekerini düzenlemede,
Karaciğer iltihabını gidermede,
• Gözleri kuvvetlendirmede ve gece körlüğünü önlemede (göz banyosu şeklinde),
• Grip, sekresyonun azaltılmasında, solunum yolları enfeksiyonunda ve öksürük tedavisinde,
• Genel enfeksiyonlar, kabızlık, safra kesesi, böbrek ve mesane rahatsızlıklarında,
• Romatizmada ve bulaşıcı hastalıkların tedavisinde,
• İştah açmada,
• Vücudun yaşlanmasını geciktirmede,
• Tansiyonu düzenlemede,
• Hemoroit tedavisinde,
• Sindirim sistemimizde bulunan bazı parazit yapıların atılımını kolaylaştırmada,
• Kemik kırılmalarında, raşitizmde, vücudun bağ dokularını güçlendirmede,
• İrinli yaralarda, selülitte, akne ve cilt bozukluğunun giderilmesinde, yara iyileştirici olarak ve yanıklarda,
• Kanser ve bazı rahim hastalıklarında, kanamalarda, hamilelik dönemindeki kramplarda ve menapoz tedavisinde,
• Kanı inceltme, kan devir daimini hızlandırmada ve toksinleri çözmede,
• Çeşitli kanamalarda (hemorojik diatez), kansızlıkta, ve kanı temizlemede,
• Kavrama yeteneği ve beyin fonksiyonlarını güçlendirmede,
• Stresin azaltılmasında etkili olduğu bilinmektedir...


Sağlık Alanında Diğer Konular İçin TIKLAYINIZ


Yüksek Tansiyona Karşı Nar Çiçeği

Nar Çiçeğinde, kansere karşı koruyucu antioksidanlar bulunuyor. Nar Çiçeğindeki antioksidan miktarı, kırmızı şarap, yeşil çay, kızılcık ve portakal suyuna göre 3 kat daha fazla.

1 bardak nar çiçeği çayı, 2 kadeh kırmızı şarap, 10 bardak yeşil çay ve 4 bardak kızılcık suyu ile aynı seviyede antioksidan madde içeriyor. Nar çiçeğinde ayrıca C vitamini, demir ve potasyum var.

Yapılan araştırmalar da 2 hafta boyunca günde 50 ml nar çiçeği çayının, tansiyonu artıran enzimi yüzde 36 düşürdüğünü gösterdi. Bu sayede tansiyon yüzde 5 düşürüldü
Aktarlarda nar çiçeği kurutulmuş olarak bulunmaktadır
Fincan başına 1 nar çiçeği ve yeteri kadar kaynar suyla demleyip 10 dakika kadar bekleyip içilmelidir.

Bel Fıtığı Romatizma için Şifalı Binbirdelik Otu

Binbirdelik Otu (Sarı Kantaron) tarla ve orman kıyılarında sıkça görülür. sarı kantaron , kanotu , kılıçotu , koyunkıran , kuzukıran , mayasıl otu ve yaraotu gibi adlarla da anılan şifalı bir bitkidir
Açık yaralarda , yeni yaralanmalarda, mavi mor lekelerde, güneş yanıklarında ve pürüzlü yüz ciltlerinde bakım toniği olarak kullanılır, uçuklar, varisli damarlar, basur, sırt ağrıları, bel fıtığı, lumbago, siyatik, eklem iltihabı, romatizma ve felçli bölgelere de sürme yağı olarak kullanılabilir.

Binbirdelik otunun yağını hazırlamak çok kolaydır. Bitkinin çiçekleri ince kıyılarak cam kavanoz içerisinde yanıklar için keten yağı, ağrılar için kullanılacaksa sızma zeytinyağına yatırılır, eklenen yağ çiçeklerin üstünü örtmelidir, 5 gün kavanozun kapağı açık şekilde güneşte bekletilir, 5 gün sonunda kavanozun kapağı sıkıca kapatılır ve güneşli bir ortamda 1 ay bekletilir. 1 ay sonunda yağ süzülür. Bu yağ , güneş yanıklarında, uçuklar, varisli damarlar, basur, sırt ağrıları, lumbago, siyatik, eklem iltihabı, romatizma, ağır kaldırma sonucu ortaya çıkan ağrılarda, bel fıtığı ve felçli bölgelere ovularak sürülür.

Ayrıca Binbirdelik otu Çay olarak da içilebir.
Bir tatlı kaşığı binbirdelikotu çiçeği Bir su bardağı kaynamıs suya eklenir ve 3-4 dakika demlendikten sonra süzülür, günde 2-3 bardak içilir
Bitki çayı sinir iyileştirici, sinirsel rahatsızlıklarda , nevrozlarda , uykusuzlukta, sinir yorgunluklarında, konuşma bozukluklarında , rahatsız uykularda, histeri krizlerinde , uyurgezerlikte, yatağa işeme, depresyonlarda, gelişme çağındaki genç kızların, adet görme düzensizliklerin de, kronik yorgunluk sendromunda, menapoz dönemindeki sıkıntı stres ve gerginliklerin giderilmesinde son derece faydalıdır.

Binbirdelik otu Şifalı Bitki Faydaları:
sinir iyileştirici, sinirsel rahatsızlıklarda , nevrozlarda , uykusuzlukta, sinir yorgunluklarında, konuşma bozukluklarında , rahatsız uykularda , histeri krizlerinde , uyurgezerlikte, yatağa işeme, depresyonlarda, gelişme çağındaki genç kızların adet görme düzensizliklerin de, kronik yorgunluk sendromunda, menapoz dönemindeki sıkıntı stres ve gerginliklerinde, güneş yanıklarında, uçuklar, varisli damarlar, basur, sırt ağrıları, lumbago, siyatik, eklem iltihabı, fıtıkbel fıtığıromatizma, ağır kaldırma sonucu ortaya çıkan ağrılarda ve felçli bölgelerde, cilt bakımı cilt prüzlerinin giderilmesinde, sivilce, akne, Açık yaralarda , yeni yaralanmalarda, mavi mor lekelerde, güneş yanıklarında, pürüzlü yüz ciltlerinde bakım toniği, uçuklar, varisli damarlar, basur, sırt ağrıları, lumbago, siyatik, eklem iltihabı, romatizma.

Hafıza Kaybı, Unutkanlık Tedavisinde Japon Eriği

 Gingko biloba  dolaşım bozuklukları tedavi  bellek güçlendirmek geleneksel tıp   demans Alzheimer hastalığı  yaşlılık belirtileri  zayıf kan dolaşımı güçsüzlük
  Japon Eriği( Gingko biloba ) dolaşım bozukluklarını tedavi etmek ve belleği güçlendirmek için geleneksel tıpta kullanılır. Tüm çalışmalar, Japon Eriğinin demans (Alzheimer hastalığı) ve yaşlılık belirtilerinden olan bacaklarda zayıf kan dolaşımının yol açtığı güçsüzlük, titreme ve aksama tedavisinde etkili olabilir.

   Japon Eriğinin yaşlılarda bellek artırıcı etkileri çok umut vericidir. Labaratuar çalışmalarında, japon eriğinin kan damarlarını genişletici kan trombosit yapışkanlığını azaltarak kan dolaşımını arttırdığı da tespit edilmiştir.

Japon Eriği (ginkgo) aspirin dahil, bazı kan inceltici ilaçların etkilerini artırabilir. Kan inceltici ilaçlar kullanan kişilerde Japon Eriği (ginkgo) kullanmadan önce doktorunuza sormalısınız. Ayrıca Sara nöbeti ve doğurganlık sorunları olan insanların da kullanmadan önce
olumsuz yan etkilerinin neler olabileceği konusunda doktora danışmaları önerilir.

         Basur (Hemoroid) Rahatsızlığı ve Bitkisel Tedavi


Basur tedavisi için şifalı bitkiler, hemoroid için faydalı şifalı bitkiler, basur için kullanılan bitkiler, basuru önleyen bitkiler, hangi bitkiler basura iyi gelir
Hemoroid (basur) anüs ve alt rektumda bulunan damarların şişmesi ve bazende iltihaplı halidir. Hemoroid çok yaygın bir rahatsızlık durumudur. Bu sorun ağrılı olabilir, ancak genellikle ciddi değildir. Pelvik ve rektal bölgedeki damarlar üzerinde çok fazla baskı hemoroid oluşmasına neden olur. 

Bağırsak hareketleri sırasında İshal veya kabızlık gibi ya da gebeliğin son 6 ayında artan baskı ıkınma gibi (en sık nedeni) ya da fazla kilolu olmak da hemoroide yol açabilir. 

Hemoroid tedavisinde ev tedavileri kullanarak ve yaşam tarzı değişiklikleri ile bu rahatsızlık önlenebilir.

Hemoroid (Basur) Tedavisinde 8 Doğal Çözüm
1. Semptomları Hafifletme  
Şişkinliği rahatlatmak için, anal bölgeye soğuk kompres veya buz torbası uygulayın. Bir gün boyunca iki ya da üç kez 10-15 dakika ılık suda anal bölgeye kompres rahatlama sağlar. Bir sıcak su oturma banyosu da etkilidir.

2. Ev Yapımı ilaçların Uygulanması
Elma Sirkesi : Tuvalet kağıdı veya bir parça pamuğu Elma sirkesine batırın ve anal bölge üzerinde uygulayın bu bölgede inflamasyonu azalır Belirtiler düzelene kadar bun yöntemi uygulayın. Ayrıca oturma banyosu için sıcak suya yarım fincan elma sirkesi ekleyebilirsiniz.

Hindistan Cevizi Yağı : Bir parça pamuk yardımıyla Hemoroid bölgeye doğrudan hindistan cevizi yağı uygulayın, durulayın ve bu işlemi günde bir kaç kez tekrarlayın.

Witch Hazel : Türkiye'de cadıfındığı, hamamelis, güvercinağacı olarakta bilinir. Witch Hazel bir büzücü, şifa ağacı ve hemoroid için bilinen en eski doğal ilaçlardan biridir. SBir ped ya da pamuğu hamamelis ile ıslatın ve bölgeye uygulayın. Etkilenen bölgeye aloe vera uygulayarak semptomlar da rahatlama sağlanabilir.

3. Topikal Tedaviler
Hemoroid için uygulanan kremler veya fitiller iltihabı azaltan, hidrokortizon içerir. Ayrıca ağrı kesiciler veya semptomları hafifletmek için büzücü özelliği bulunan hamamelis (Witch Hazel) içeren yastıklar kullanabilirsiniz. Ağrı ve rahatsızlığı gidermek için asetaminofen, ibuprofen, aspirin içeren ilaçlar yardımcı olabilir.

4. Yaşam Kalitesini Geliştirin
Dışkıyı yumuşak tutmaya yardımcı olması için her gün altı ila sekiz bardak su ve diğer sıvılar (alkol değil) içiniz.
Aşırı kilo Anal bölgede baskıya neden olur, bu yüzden fazla kilolardan kurtulmak, bölgede basıncı hafifletmeye azaltmaya yardımcı olacaktır. Dışkılama dürtüsü hissetteğinizde bu ihtayıcı gidermeye çalışın gidin. Bağırsak hareketinin geçmesi bekler ya da geç dışkılama,dışkının kuru olmasına ve hastalıklı bölgenin tahriş olmasına neden olur. Oturma alışkanlığınıza dikkat edin, örneğin taburede oturmak alt rektum damarlarında daha fazla baskı oluşturur. 

5. Alışkanlıklarızı Değiştirin
Anüs damarları üzerindeki baskıyı azaltmak için, özellikle tuvalete, çok uzun süre oturmaktan kaçının. Çalışıyor ve tüm gün sandalyede oturmak zorundaysanız, Sandalye üzerinde halka şeklinde bir yastık kullanmalı ve düzenli olarak kısa molalarla sandalyeden kalkmalısınız. Çömelme pozisyonunda tuvalet alışkanlığı, hemoroid ağrısına ve rahatsızlığa neden olabilir. Oturmalı tuvaletler rahatlatmaya yardımcı olur.

6. Hijyen Sağlayın
Yumuşak tuvalet kağıdı ya da alkol ya da parfüm içermeyen ıslak peçeteler kullanarak, tuvalet sonrası anal bölgeyi temizleyin. Alkol bazlı mendil kullanmaktan kaçının, ılık su ile hafifçe anal bölgeyi temizleyin.

7. Lif Alımını Arttırın
Daha fazla meyve, sebze ve tam tahıllı besinler yiyin. Yatersiz lif alımı hemoroide neden olabilir veya mevcut hemoroid belirtileri kötüleştirebilir Yeterli miktarda Lif alımı tuvalet esnasında zorlanmaları önlemeye yardımcı olacaktır. Araştırmalar Metamucil ve Citrucel gibi lif takviyelerinin, genel belirtileri azalttığı ve hemoroid kanama riskini azalttığını göstermiştir.

Yüksek Lifli Gıdalar
Meyveler : Elma, ahududu, muz, armut, portakal, çilek, kuru üzüm, kuru incir
Tahıllar : Kepekli spagetti, arpa, yulaf kepekli çörek, kepek gevreği, yulaf ezmesi, patlamış mısır, kahverengi pirinç, çavdar ekmeği, kepekli veya tahıllı ekmek
Baklagiller ve Tohumlar : Badem, mercimek, bezelye, yeşil fasulye, kuru fasulye, cevizler, fıstık, ayçiçeği çekirdekleri
Sebze : Havuç, domates, enginar, brokoli, bezelye, şalgam, mısır, Brüksel lahanası, patates.

8. Egzersizler
Bazı egzersizlerin anal bölgede kan dolaşımını artırma etkisi vardır. Kollarınızı başınızın üstünde yükselterek dik durun ve yavaş yavaş ayak ucunda yükselir. Ardından, ellerinizi ayak parmağınıza değecek kadar öne eğilin. Bu egzersizin birkaç kez tekrarlanması anal sfinkter kaslarının yükselmesine neden olur. Bu hareketler kan akışını artırır ve tromboze basur etkisini azaltır.
Yüksek Tansiyon Rahatsızlığında Keten Tohumu

Diyet ve lif açısından zengin olduğundan, keten tohumu kabızlık, hemoroid ve divertikül hastalığı geçmesinde yardımcı olur
KETEN TOHUMU YAĞI:(Linum usitatissimum)

Keten Tohumu:
Ketengillerde olup Latince Linum usitatissimum hemen hemen her bölgelerde yetişen mavimsi veya sarı renkli çiçekler açan bir bitkidir. Keten her çeşit toprakta yetişebilir. Lif ketenleri nemli havayı, yağ ketenleri ise güneşli havayı severler.

Antik çağlardan beri keten, kumaş için lif kaynağıdır. İnce keten bitkisi aynı zamanda bir şifa otu olarak uzun bir geçmişe sahiptir. Keten tohumu yağı, kalp hastalığı lupus arasında değişen çeşitli hastalıkları tedavi etmek için de önem kazanmıştır.

Keten Tohumu Bileşimleri:
Keten tohumun da yüksek oranda doymamış yağ asitleri, düşük oranda doymuş yağ asidi, yüksek oranda lifle birlikte bol miktarda potasyum, demir, bakır, çinko ve çeşitli vitaminler ve az miktarlarda ise magnezyum içerir. Ayrıca çözünebilir ve çözünemez liflerce zenginliğinden dolayı beslenme uzmanları tarafından sıklıkla önerilir.

Şifa bileşimleri ile zengin bir kaynak olup, keten 7.000 yıldır yetiştirilmektedir. İlk zamanlar Avrupa’da ekili olup, bitkinin kahverengi tohumları kabızlık ve cilt iltihabı için iyileştirici çamur olarak kullanılmıştır. Esansiyel yağ asitleri veya EFA yönünden de zengin olan keten tohumu yağı, kalp hastalığını tedavisinde, kısırlık gibi enflamatuar hastalıklar ve hormonlar ilgili sorunlarda önerilir.

Keten tohumu yağı esansiyel yağ asitleri (Omega yağları) bir ana bileşenlerinin şifası gibidir. Vücudun düzgün çalışması gerekir, ama vücut onlara kendini üretemediği için EFA özelliklerinde yararlıdır. Esansiyel yağ asitleri zarar maddeleri önlerken sağlıklı maddeleri tutmak, vücutta hücre zarlarını korumak, hücre zarının daha akışkan olmasını sağlar. Akışkanlığı artan hücre zarında proteinler birbirleriyle daha iyi etkileşime girer. Aslında keten tohumunun hücre zarıyla ilgili rahatsızlıklara iyi gelmesinin esprisi yapısında bulunan Omega–3 yağda yatar.

Keten tohumu yağı, alfa-linolenik asit, esansiyel yağ asitlerinin, bir omega-3 yağlı asit olarak da bilinir. Omega-3 balık bulunan Mesela, kalp hastalığı ve başka birçok hastalık riskini azaldığı görülmüştür.

Keten tohumu yağı omega-3 için mükemmel bir kaynaktır. Sadece bir çay kaşığı keten tohumu yağı 2.5 gr omega-3 içerir. Keten tohumu, aynı zamanda linoleik asit biçiminde, omega-6 yağ asitleri bitkisel yağlar gibi sağlıklı yağlardır.

Keten tohumunun Faydaları:
• Alt kolesterol, kalp hastalığına karşı koruma ve yüksek kan basıncına faydaları:
Keten tohumunun yağı kolesterol, kalp hastalığı riskini azaltır. Ayrıca anjina (göğüs ağrısı) karşı koruyabildiği gibi yüksek kan basıncını da düzenler. Aynı zamanda kan, anti-gerilim arter sertleştirme nedenleri ve dolaşım yetersizliği de plaka inflamatuvar reaksiyonları önlemek de yardımcı olabilir.

• Gut, lupus ve fibrokistik meme :
Omega-3 yağ asitleri başvuru koşulları için sinirler ile ilişkili inflamatuar reaksiyonu sınırlamaktır. Lupus durumunda, keten tohumu yağı, sadece eklem, deri ve böbrek iltihabını azaltır, Gut keten tohumu yağı alarak sık sık ani agrı azalmasını sağlar. Buna ek olarak, iyodin (fibrokistik meme yaşayan kadınlarda düşük seviyelerde genellikle mineral) emilimini artırmak genellikle ağrıyı azaltır.

 Kabızlık, hemoroid, divertikül bozuklukları ve safra kesesi taşları:
Diyet ve lif açısından zengin olduğundan, keten tohumu kabızlık, hemoroid ve divertikül hastalığı geçmesinde yardımcı olur. Divertikül hastalığı olanlarda, Inflamatuvar barsak hastalığı için alınan, buna ek olarak, yağ hatta anti acı gelişmekte olan safra taşı ve mevcut taşların erimesine yardımcı olur.

 Akne, egzema, sedef, güneş yanığı:
Keten tohumu yağı esansiyel yağ asitleri cildi iyileştirici özelliğin de önemli etkeni vardır. Yüzde kızarma, egzama, sedef ve rosacea kaşıntılı lekeler sıklıkla deriye anti-inflamatuar EFA küresel özellikleri Yanı sıra yağ ile bronz cilt daha hızlı iyileştirir. Akne durumunda, yağ bezlerinin meydana getirdiği salgı da düzenler.

 Sağlıklı saç ve tırnaklar:
Keten tohumu yağı bol omega-3 yağ asitleri sağlıklı saç büyümesine katkıda göstermiştir. Sedef hastalığı veya kafa derisi egzama, şiddetli saç dökülmesine keten tohumu yağı ve anti-enflamatuar eylemlere cevap verir. Benzer şekilde esansiyel yağ asitleri çatlama veya bölme olan tırnak problemlerin de kırılgan tırnaklar besler ve güçlendirir.

 Sinir uyuşma ve karıncalanma, yanı sıra diğer bozuklukları nedenleri en aza indirmek:
Sinir uyarılarının iletiminde keten tohumu yağı uyuşma ve karıncalanma koşulları tedavisinde potansiyel yararlı yağdır. Parkinson hastalığı, sinir sisteminin bir dejeneratif hastalıkların tedavisinde yardımcı, diyabet ve multipl skleroz ile bağlantılı sinir hasarına karşı koruyabilir.

 Prostat sorunları:
Keten tohumu yağı, esansiyel yağ asitleri şişme ve prostat iltihabı, yaşla birlikte büyütmek eğilimi erkeklerde mesane altında yer alan küçük bezi önlemeye yardımcı olabilir. Idrara sıkışma gibi bu genişleme belirtilerini azaltır.

Kötü Nefes Üreten Gıdalar

Ağız kokusuna neden olabilen bazı gıdalar vardır. Ağız kokusu sorunu olan kişiler bu tür gıdaları aşırıya kaçmadan yemeli ya da bazı bitkilerin aromatik özellikleriyle bu kokuyu gizlemeleri gerekir. 

Ağız kokusuna neden olan gıdalar şunlardır:
Sarımsak : Sarımsak ağız kokusu üretimi için haklı bir üne sahiptir. Ancak, sarımısak yememek gerçek bir doğal ilaçtan da vazgeçmek anlamına gelir. Sarımsak kapsülleri her durumda kullanabilir veya bir tutam maydanoz çiğneyerek olumsuz kokuları gizleyebilirsiniz.

Soğan : Soğan ve sarımsak içeriğindeki uçucu yağlar nedeniyle çok kötü koku üreten gıdalardır. Hatta bu uçucu yağ bileşikleri cildin gözenekleri yoluyla atılır, bu nedenle ağız kokusunun yanı sıra vucut kokusuna da neden olurlar. Ağız kokusu sorunu olan kişilerin bu iki gıdayı tüketirken özenli ve dikkatli olmalıdır.

Peynir ve süt : Süt, Peynir ve özellikle tedavi amaçlı peynirler (Cabrales peynir, Camembert, Rocafort, vb ) çok kötü koku üretirler.

Diğer hayvansal menşeli diğer gıdalar: Sosis, ton balığı, hamsi ağız kokusuna neden olurlar.

Ağız Kokusu için bitkisel Tedavi Yöntemleri
Kötü nefes tedavisinde fitoterapinin Ağız bakterileri yok eden Antiseptik bitki kullanımı ve Kötü kokuları maskeleyen Aromatik bitki kullanımını içerir.

Nane (Mentha) : Bu sarımsak ve soğan gibi kötü kokulu bitkilerin, soluk vermede ortaya çıkan kötü kokuyu giderir. (Su bardağı başına kurutulmuş bir çay kaşığı nane kaynatılarak günde iki bardak tüketilmelidir.)

Maydanoz (Petroselinum crispum) : Nane ile aynı fonksiyona sahiptir. (Maydanozun ezilmesiyle elde edilen suyu günde 3 yemek kaşığı alın) Maydanozun toksisite etkisi olabilir, tüketiminde aşırıya kaçılmamalıdır.

Anason (Pimpinella anisum ): Anason ağız bakterilerinin üremesini önleyen bir yeteneğe sahiptir. Ağızda bulunan mikroorganizmaların salgıları ağız kokusunun meydana gelmesinden sorumludur. Anason yirmiden fazla aromatik bileşikler (timol, linalol, geraniol, estragol, limonen, kamfen, alfa pinen, alfa terpinen vs) içermektedir. Bu bileşikler kişiye güzel ve taze bir nefes sağlar, Anasonu kötü kokuları maskelemek için kullanabilirsiniz. Kötü nefese bir çare olarak anason meyveleri bir çok kültürde yaygındır. (Yemeklerden sonra üç veya dört anason meyvesi çiğneyebilirsiniz )

Kamkat (fortunella) : Kamkat portakal, mandalina, bergamot, limon gibi turunçgiller ailesinden bir meyvedir. Kamkatı diğerlerinden ayıran özellik kabukları ile yenmesidir. Kamkat ağzın kötü kokmasına neden olan bakterilerle savaşır. Kamkatın antiseptik özellikleri ağız kokusu tedavisinde çok etkili bir çözümdür. .

Ağız Kokusunu önlemek için Harici Kullanılabilecek Bitkiler
Adaçayı (Salvia officinalis) : Adaçayı bakterisidal özellikleri ile sıcak bir su bardağına kurutulmuş bir çay kaşığı Adaçayı demlenerek içilmesi ağız kokusuna neden olan bakterileri öldürmek için yeterlidir.

Okaliptüs (Okaliptüs globulus): Özellikleri adaçayı gibidir, bileşenlerinde bulunan sineol bakteriler ile mücadele açısından etkilidir ve buı amaç için kullanılabilir. Bir çok ticari ağız gargaraları sineol içerir. Okaliptüs yaprakları İsuda kaynatılarak bu suyla gargara yapılması ağız kokusularını önlemede yardımcıdır.

Tarhun (Artemisia Dracunculus) : Tarhun papatyagiller familyasına ait yaygın bir bitkidir. Yaprakları baharat olarak kullanılır. Tarhun ağız kokusunu önlemek için bir çare olarak gösterilmektedir. Tarhun otunda bakterilere karşı etkili bileşenler vardır. Kurutulmuş yaprakları su içinde kaynatılarak hazırlanan infüzyon ile gargara yapılması bakterileri yok etmede etkili olacaktır.

Kekik (Thymus vulgaris) : Ağız iltihapları veya yaralar gibi ağız yaralarının neden olduğu ağız kokularıyla mücadele için ek olarak kekik kullanımı yararlıdır. Kurutulmuş kekik çiçekleri su içerisinde kaynatılıp elde edilen bu enfüzyon ile gargara yapılması kötü nefesi önlemede etkili olabilir.

Biberiye (Rosmarinus officinalis L.) : Kekik aynı özelliklere sahiptir. Suda kurutulmuş biberiye çiçekleri kaynatılarak bu enfüzyon ile gargara yapılması çözüm olabilir.

Rezene (Foeniculum vulgare): Kötü nefes ile mücadele için, yemeklerden sonra rezene bitki tohumlarnı çiğnemek yararlıdır.

Kişniş (Coriandrum sativum) : Kişniş ağız kokularını önlemek için bir çok ülkede kullanılmaktadır . Hindistan'da ağız kokuları ile mücadele için yemeklerden sonra kişniş tohumlarını çiğnemek yaygındır. Ayrıca bir su bardağı su içerisinde bir çay kaşığı kişniş tohumu 3 ila 4 dakika kaynatılarak hazırlanan bu enfüzyon ile gargara yapabilirsiniz.

Tarçın (Tarçın zeylanicum): Tarçın yaklaşık 50 kadar aromatik bileşenler içerir İçeriğinde bulunan Kumarinler ve vanilya ağızda kalan gıdalrda üremeye başlayan bakteri gelişimini engelleyen bakteriyostatik özellikleri ile ağız kokusunu önler. Bir litre suya rendelenmiş bir yemek kaşığı Tarçın kaynatılarak hazırlanan enfüzyon ile Gargara yapılması ağız kokularına neden olan bakteri gelişimini engeller.

Spirulina: Spirulina bir sağlıklı besin veya şifa maddesi olarak Kuzey Amerika ve Avrupa’da gözde bir üründür. Türkiye’de de giderek daha iyi tanınmakta ve tüketimi yaygınlaşmaktadır. Piyasada genelde kapsül, tablet veya toz şeklinde ve diyet ek malzemesi olarak bulunur. spirulina içeriğinde bulunan klorofil ağız kokusu veya kötü koku tedavisi için çok uygundur. Klorofil ağız canlandırır ve iyi bir koku sağlar. Birçok endüstriyel gargara kompozisyon içinde yer almasının nedeni budur.

Kakule (Elettaria cardamomum) : Kakule ağız kokuları ile mücadele için yemeklerden sonra Kakule tohumlarını çiğnemek yaygın olarak özellikle Arap ülkelerinde kullanılmaktadır.

Dereotu (Anethum graveolens): Kullanımı ve etkisi kakule gibidir. Bu bitki tohumlarını çiğneyerek kötü nefesi önleyebilirsiniz.

Maydanoz (Petroselinum crispum): Maydanoz, Sarımsak ve soğan gibi bazı kötü kokulu bitkilerin yol açtığı kötü nefesi giderir. Yemeklerden sonra bir miktar maydanoz çiğnemek etkili olacaktır.

Nane (Mentha piperita) : Nane antibakteriyel özellikleri ile ağız kokusuna neden bakterileri öldürmek için yeterlidir. 3 damla nane tentürü ile diş ve diş etleri ile dil fırçalanmalıdır. Taze nane bitki yaprakları çiğnemek ya da bir su bardağı başına kurutulmuş bir kaşık nane bitkisi kaynatılarak hazırlanan infüzyon ile gargara yapılması etkili olacaktır.

Zencefil (Zingiber officinale) : Zençefil ağız kokularını önlemede çok iyi bilinen bir bitkidir. Özellikle zencefil turşusu kötü nefesi ortadan kaldırmak ve yemeklerden sonra nefes tazelemek için kullanılmaktadır.